Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Futbol Süper Lig Fenerbahçe HTSPOR yazarları Fenerbahçe'nin Viktoria Plzen zaferini yorumladı - Fenerbahçe Haberleri

        HTSPOR

        FAİK ÇETİNER

        SAĞOLASIN WEBO

        Kadronuzda banko oynayan 3 oyuncudan (Emre, Webo, Meireles) yoksunsunuz... Böyle maçlar için şart olan tribün desteği de yok. Rakip Plzen’nin dış saha maçlarında daha iyi oynadığını tam bir kontratak takımı olduğunu biliyorsunuz. Maçın gidişatına tesir edicek ayaklardan da mahrum olduğunuzdan B planı yapmanız da zor...

        İşte Aykut Kocaman ve ekibi dün geceki rövanş maçına böyle çıktı. Kaybedecek hiçbir şeyi olmayan Plzen’nin maçın ilk bölümündeki saha içi görüntüsü bizi yanıltmadı. ‘Maceraya gerek yok’ diyen ve kontrollü oynayan Fenerbahçe karşısında topla daha çok buluşup daha atak gözüktüler. Fenerbahçe ise evinde olmasına rağmen defansif tedbirlerini ön plana alıp, golü ani ataklarla düşündü. Mehmet Topal’ın sakatlanıp oyundan çıkması sonucu maça başlayan Salih Uçan’ın istekli ve hareketli oyunu, F.Bahçe’nin etkisini artırdı. Devre biterken, çabukluğunu ve fırsatçılığını kullanan genç Salih’in golü soyunma odasına takımını önde götürdü. Fenerbahçe, golü rakibinden önce bulunca hem rahatladı hem de üzerindeki gerginliği attı.

        Oyunun ikinci bölümü daha rahat geçer diye düşünmüştük. Ancak Bekir’in bir anlık hatası ve Volkan’ın kapattığı köşeye gelen topu çıkartmaması ile gelen gol, maçın şeklini şemalini değiştirdi. Fenerbahçe’de gereksiz bir panik başlarken, Plzen oyunun tamamen hakimi oldu. Sarı-Lacivertli ekip defansı düşünmekten hücum bile yapamadı. Kısacası ödümüz koptu. Maç sona erdiğinde çeyrek finalist olan Fenerbahçe’de herkes derin bir ‘oh’ çekiyordu. Bu takımı çeyrek finalist yapan gol ise bana göre ilk maçta atılmıştı. O zaman ‘Sağolasın Webo’ diyebiliriz. Futbol sonuç oyunudur. Tebrikler Aykut hoca, tebrikler Fenerbahçe...

        SERGEN YALÇIN

        FUTBOL DEĞİL TUR HATIRLANIR

        Şunu bir kez daha gördük ki seyircisiz maç oynamak da izlemek de zevksiz. Artık buna bir çare bulunması gerekiyor. Maça dönersek...

        İki takıma baktığımızda kafadan kalite farkı ortaya çıkıyor. Fenerbahçe iyi oyunculardan kurulu bir takım. İlk maçı 1-0 kazanmanın avantajıyla sahaya çıktı. Zaten bunun rahatlığı da kendini gösterdi. Maça kontrollü başladı ve rakibin üzerine gelip hata yapmasını bekledi. Zaten Viktoria Plzen’in de mutlaka kazanması gerektiği için her geçen dakika daha fazla risk almak zorundaydı. Oyunu Fenerbahçe sahasına yıkmak istedi. Ancak Fenerbahçe de Kuyt ve Sow ile kontralar denedi. Zaman zaman da tehlike yarattı. Mehmet Topal’ın sakatlanması üzerine oyuna giren Salih Uçan’a ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Kendine güveni var, garanti oynuyor, rakibe basıyor ve toplar kapıyor. Kumaş kalitesini hemen gösteriyor. Yaşı çok genç ve Fenerbahçe’ye uzun yıllar hizmet edebilir. Ancak tamamiyle kendini futbola vermesi gerek. Şımarmaya müsait bir oyuncu gibi görünüyor ama şımarmazsa Avrupa’ya rahatlıkla gider diye düşünüyorum. İlk yarının görüntüsü Fenerbahçe’nin bu futbolla ve temposuyla hem Süper Lig’de hem de UEFA Avrupa Ligi’nde önemli işler yapabileceği yolundaydı. Ancak ikinci yarıda tablo bir anda değişti.

        Daha doğrusu skorun 1-1 gelmesinin ardından ilk yarıda izlediğimiz Fenerbahçe tanınmaz bir hale büründü. Futbolcularda skoru koruma çabası ve ‘ya tur giderse’ korkusu vardı. Fenerbahçe tamamiyle geri çekildiği için bir ara maç tek kaleye döndü. Eğer Fenerbahçe golü yemesine rağmen ilk devredeki sakin futboluna devam etse turu çok daha rahat geçebilirdi. Ancak korkulan olmadı ve son anları çok büyük sıkıntı verse de Fenerbahçe tur atladı. Evet biraz sancılı oldu belki ama ilerleyen yıllarda bu turun son dakikaları değil ilk 8’e kaldığı konuşulacak ve hatırlanacak. Fenerbahçeli futbolcuları ve teknik heyeti başarılarından dolayı kutluyorum.

        Sonuç olarak Türk takımlarının Avrupa’nın 1 numaralı ve ve 2 numaralı dev organizasyonlarında ilk 8’e kalmaları gurur verici bir durum.

        ÖNDER ÖZEN

        ZOR DA OLSA ÇEYREK FİNAL

        Fenerbahçe deplasmanda elde ettiği 1-0’lık avantajla çıktı Plzen karşısına. Seyircisiz maçın ilk yarısını Salih Uçan’ın golüyle önde kapattı temsilcimiz. Nasıl bir ilk yarı oldu?

        İlk yarıyı üçe ayıralım. İlk yarım saatte Plzen takımı sert baskı yaparak Fenerbahçe’yi zorladı. Temsilcimiz belki net gol fırsatı vermedi ama ceza sahası içinde vuruş fırsatı verdi rakibine. Bu süre içinde Fenerbahçe’nin çoğunlukla sahasında kalarak emniyetli oynamaya çalıştığını gördük. İlk yarım saat bittikten sonra yaklaşık bir 10 dakika Plzen’in baskı temposu düştü. Ya da şöyle diyelim; Fenerbahçe bildiği pas oyununa döndü. Mehmet Topal’ın sakatlanıp yerini Salih’e bıraktığı andan itibaren ise bambaşka bir Fenerbahçe izledik. Salih önce kendi ceza sahasının önünde bir Plzen atağını kesti. Baroni’yle pas yaparak rakip ceza sahasına kadar topu götürdü ve Fenerbahçe’nin ilk net gol fırsatını Sow’un önüne yuvarladı. 3 dakika sonra ise yine Baroni’yle kombinasyon yaparak pozisyon hazırladı. Hazırladığı fırsatı da golle sonuçlandırdı. Kısa sürede takımının oyun yapısını ve maçın gidişatını değiştirmiş olması çok önemli.

        İkinci yarıda çok zorlanan bir Fenerbahçe vardı. Neden?

        Aslında Fenerbahçe’nin ilk 10 dakikada zorlandığını söyleyemeyiz. Bu bölümde Kuyt ve Baroni birer net gol fırsatında golü bulamadılar. İkinci gol gelse Plzen havlu atacak. Olmayınca Plzen oyunda kaldı. Darida’nın golüyle beraberliği yakaladıktan sonra ise kalan yarım saatte büyük baskı kurdu temsilcimize. Fenerbahçe bu bölümde kalabalık savunma yapmasına hatta sahasından çıkmamasına rağmen 4 net gol fırsatı verdi rakibine. Bir de Limbersky’nin direkten dönen şutu vardı. Son saniyeye kadar maçı bırakmadı konuk takım. Bunda Plzen’in güçlü motivasyonu kadar Fenerbahçe’nin saha boşaltmaması da bir etkendi. Sow’un ileride yalnız ve takımdan kopuk görüntüsü, Baroni’nin son yarım saatteki gamsız futbolu, Kuyt’ın top kayıpları ve savunmada yapılan tercih hataları Fenerbahçe’nin iyice gömülmesine sebep oldu. Plzen takımının da enerjisi yüksek ve atletik oyunculardan kurulu olduğunu söylemeliyiz. Birçok pozisyonda ikili mücadelelerde ayakta kaldıklarını gördük. Son anlara kadar tedirgin bir Fenerbahçe ve temsilcimizi sahasına hapseden bir Plzen izledik. Ancak devre başında yakalanan fırsatlar harcanmasaydı güle oynaya maçı bitiren bir Fenerbahçe izlerdik. Rakibin maça tutunmasını sağlayan bir skorla yarım saat oynaması, psikolojik olarak Plzen’i olumlu, temsilcimizi ise olumsuz etkiledi.

        Sonuçta çeyrek finale kalan taraf Fenerbahçe oldu. Bundan sonrası için nedir Fenerbahçe’nin şansı?

        Olağanüstü maç sayısına ulaşmış bir Fenerbahçe var. Üç kulvarda yola devam ediyor. Bu durum en büyük engel. UEFA Avrupa Ligi’ndeki yarışa Emre ve 3 maçtır Meireles’in katkı veremiyor olması da bir dezavantaj. Ancak her şeye rağmen güçlü bir motivasyon ve son nefeste ortaya çıkacak hava Fenerbahçe’yi iddialı yapacaktır. Bundan sonra seyircinin de katılımıyla Fenerbahçe sonuna kadar gidebilir.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ