Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Futbol Süper Lig Galatasaray HTSPOR Yazarları, Mersin İdman Yurdu-Fenerbahçe ve Galatasaray-MP Antalyaspor maçını değerlendirdiler - Galatasaray Haberleri

        SERGEN YALÇIN: BU FUTBOL DEVLER LİGİ'NE YETMEZ

        GALATASARAY, dün TT Arena’da zaman zaman zorlansa da Antalya engelini geçmesini bildi. Artık telafisi çok zor olacak haftalara girdiğimiz şu günlerde 3 puan almak son derece önemli. Fatih Terim’in ideale yakın bir kadro ile sahaya sürdüğü Galatasaray’ın, özellikle 60 dakikada istediği oyunu sahaya yansıttığını söyleyemeyiz. Tesadüf eseri maçın başında atılan bir gol, ardından iki takım adına mücadele dolu bir futbol vardı. Aslında pozisyon açısından zevksiz bir oyun vardı sahada. Hem Galatasaray hem de Antalya gol pozisyonu bulmakta oldukça zorlandılar. Şunu belirtmekte fayda var; Galatasaray ofansif açıdan sorun yaşamaya devam ediyor, edecek gibi de görünüyor. Özellikle kanatlar hiçbir şekilde işlemiyor. Ne Amrabat’ın olduğu ne de Hamit’in bulunduğu kanatlardan beklenen organizasyonlar gelmeyince işler zorlaşıyor. İki kanadı kullanamayan Galatasaray, rakibini bu kez göbekten geçmek istedi. Ancak Antalya o kadar sıradan bir takım değil ve zaten buna da izin vermedi. Yeni transfer Sneijder çok önemli bir isim ancak daha fazla risk alması ve ön plana çıkması gerekiyor. Hollandalı yıldız dün oyunda kaldığı süre içinde çok fazla etliye sütlüye karışmadı. İkinci forvet demek Burak’ı destekleyecek anlamına geliyor. Ama Sneijder dün bunu yapmadı. Ne bir çalım ne bir gol pası ne de yaratıcılık. Bunlar dün Sneijder’da yoktu. İlk maçı olduğu için fazla da eleştirmek istemiyorum ancak birilerinin Sneijder’a ‘ikinci forvet nasıl oynanır’ anlatması gerekecek gibi görünüyor. Orta sahada Selçuk ve Yekta çok mücadele ettiler, Hamit ve Amrabat’ta koşu temposu olarak ayak uydurdular. Sabri için ayrı bir parantez açmak istiyorum... Beklenenin üstünde bir performans ortaya koyuyor, canla ve başla mücadele ediyor. Tebrik etmek lazım... Defansta Dany ve Semih her geçen gün daha çok güven vermeye devam ediyor. Antalya karşısında ne bir kademe hatası yaptılar ne de rakip kaçırdılar... Tabii Burak’ın hakkını da hemen verelim. İki hafta aradan sonra çıkıp 2 gol atması enteresan... Fatih Terim’e “Ben bu takımda rahat oynarım” mesajı verdi. Bence de çok rahat oynar. Fakat ben şimdiden uyarmak istiyorum, Galatasaray’ın bu oyunu kesinlikle Şampiyonlar Ligi için yeterli değil. SarıKırmızılı takımın kesinlikle temposunu artırması ve daha fazla gol pozisyonuna girmenin yollarını araması gerekiyor.

        SERDAR ALİ ÇELİKLER: İTALYAN 3 PUANI

        TAKIM iştahlıdır-ciddiyetlidir-rakibi önemser-önce pozisyon vermemeye çalışır-gücü yettiğince önde pres yapar ama pozisyon da üretemez. Rakibi baskılar ama sürklase edemez. Sonra bir golcü ortaya çıkar ve 2 vuruşta maçı bitirir. İşte buna İTALYAN İŞİ 3 PUAN denir. Pozitif oynamadan; pozisyon üretmeden; futbolun hücum yönünü belki eksik bırakarak ama en az rakibiniz kadar dirençli ve istekli oynarsanız kaliteli ayaklarınız işi bitirir. Rakip “Aslında iyi oynadık ama basit 2 hatadan yenildik” der. İtalyan işi galibiyet böyledir; rakibe “Yahu biz bunlara nasıl yenildik” dedirtir. Galatasaray’ın dünkü galibiyeti tam da böylesine bir İtalyan stili idi. Maça boğucu bir baskıyla başladılar ama ceza alanına doğru dürüst akamadılar. İlk topta Burak ayağına gelen şansı iyi değerlendirdi ve skor geldi. Sonra durdular. Antalya ilk yarının son 10 dakikasında biraz daha etkindi. Kaba savunma yapmadan, savunma önüne savunmacı tek bir orta saha oyuncusu koyarak her zamanki oyununu oynamaya çalışan Antalya’yı tebrik etmek lazım. Şifo Mehmet’in ekibi 2. yarıya daha fazla tehlike yaratacak etkinlikte başladı. “G.Saray dikkatli olmazsa golü yer” denilen dakikalarda o ana değin sahanın en iyisi olan Zeki; sahanın en kötüsü olan Amrabat’a topu kaptırdı. Amrabat’ın maçtaki tek olumlu hareketini asiste çeviren ise Burak’ın 1. Sınıf vuruşuydu. O dakika maç bitti, tribünlerde şahane bir görsel şölen başladı. G.Saray’a özgüven getirecek önemli bir galibiyetten başka bir diğer kazanım da yeniden ortaya çıkan Burak oldu. Sneijder henüz tam hazır değil. Çok akışkan oynayamıyor. 2-3 maç sonra tam oturur. Hamit ve Amrabat için ise üzgünüm. Bu isimlerden beklenen patlama bu sene gelmeyecek gibi. Hayranı olduğum Drogba takıma katıldığında Burak’a yer nasıl bulunacak sorusu şu an için görünen en önemli problem. Terim, dün 4-1-4-1 ve 4-4-1-1 gibi oynattı takımı; Drogba geldiğinde Amrabat’ın yerine Sneijder’lı bir diziliş olabilir. Ya da 4-3-1-2’e dönüş zorunluluğu söz konusu olabilir. Sonuçta Galatasaray kendine yeniden ivme kazandıracak bir galibiyet aldı. 2-3 maçlık galibiyet serisi yakalarlarsa şampiyonluk ihtimali yüzde 90’lara çıkar.

        NOT: Barış Şimşek ve yardımcıları çok iyi bir performans gösterdiler. Kararlarında hata yapıp yapmadıklarını hakem hocaları daha iyi değerlendirir. Ama bu atmosferde neredeyse 0 eyyam ile; tribünlerden etkilenmeden, Antalya’yı ezdirmeden güvenli bir duruş sergilediler. Şimşek ve ekibine yürekten tebrikler.

        ÖNDER ÖZEN: ANLAMLI GALİBİYET

        F.Bahçe, Mersin’de tam da “Yine ilk yarı çöpe gitti gidiyor” denilirken Webo’nun golüyle öne geçti. Sivas’a evde kaybeden kadro aynen sahadaydı. Neydi fark? Fenerbahçe’nin oyun anlayışında fark olduğunu söyleyemeyiz. İlk yarıda belli bölümlerde oyun üstünlüğünü alan ancak kaleye gitmekte zorlanan bir Fenerbahçe izledik. Konuk takım 3 kez kaleyi yokladı bu yarıda. Önce Sow denedi. Ceza sahasının dışından iyi bir vuruş ve Bicik’in kornere çelişini gördük. Daha sonra 2 defa Emre denedi. İlkinde tam ceza sahasının üzerinden vurdu. Bicik yine kornere attı. Devrenin son anlarında yine Emre’nin yay üzerinden şutunu Bicik sahaya çevirince Webo tamamladı ve skor değişmiş oldu. Özetlersek ilk yarıda Fenerbahçe’nin 3 ciddi teşebbüsü de ceza sahasının dışından geldi. Oyun temposu ve pas ritmi düşük olmasına karşın soyunma odasına önde gitmesi ve rakibin Nobre’nin kornerini takiben yakaladığı gol fırsatı dışında şans bulamamış olması bardağın dolu olduğunu gösteren unsurlardı.

        Fenerbahçe ikinci yarıya Baroni-Caner değişikliğiyle başladı. Bu değişiklik ne getirdi konuk takıma?

        Caner sol kanata yerleşince Fenerbahçe’nin birçok sorununu ortadan kaldırabilecek bir takım formasyonu ortaya çıktı. Top rakipteyken Sow ve Webo’dan birini önde, diğerini rakip orta sahanın bir oyuncusuna baskı yaparken gördük. Fenerbahçe top kullanırken Sow ve Webo’yu önde iki atak oyuncusu olarak gördük. İkisi de hareketli ve pozisyonlarını ustaca oynayabilen oyuncular. Birbirlerine birer gol fırsatı hazırlamaları bunu gösterdi. Öne geçtikten sonra önde iki hareketli forvet kullanmak akılcı bir hamleydi. Önde oynarken oyun anahtarlarından biri çabuk saha boşaltmak. Fenerbahçe daha çabuk top kullanabilse farkı artırabilirdi. F.Bahçe alışık olmadığı bir oyun oynamak zorundaydı. Uzun zamandır öne geçip skor korumak ya da artırmak gibi bir düşünceyle sahada olmamıştı. Bu konuda pratiği azdır. 72. dakikada Kuyt-Mehmet Topal değişikliğiyle formasyon tekrar değişti. Ancak ikinci yarının ilk yarım saati birçok maç için referans olabilecek bir bölüm olacaktır. Özetlersek; ikinci yarıda doğru oynayan, bir plan ortaya koyan bir Fenerbahçe vardı diyebiliriz. Performanstan bahsetmiyorum. Elbette daha iyisi yapılabilirdi ancak doğru değişiklik, doğru anlayış ve plan bazen performansın önündedir. Konuk takım dün akşam puana çok ihtiyacı olan rakibini ceza sahasına sokmadan 90 dakikayı bitirdi. Çok önemlidir.

        Moral veren bu sonuç ve oynanan oyun Fenerbahçe taraftarlarına zorlu periyot öncesinde umut verir mi?

        Muhakkak. Düşük temposuna karşın akıllı bir oyun ve rahat bir galibiyet umut verir. Taşların yerine oturmasının işaretleri vardı dün akşam. Aykut Kocaman’ın dağıttığı rollerin belirginleştiği bir maç oldu. Önemsenmeli. Gerektiğinde oyun temposunu düşürmek sonuç almayı kolaylaştırır. Dün akşam bunu da gördük.

        FAİK ÇETİNER: ALLAH BİLİR!

        MERSİN İdman Yurdu ligde kalma mücadelesi veriyor. Stada bakıyorum tribünlerin yarısı boş. Sahaya bakıyorum takımın havası yok. Maç başlıyor, ev sahibi hemen kendi alanına çakılıyor. F.Bahçe ‘korkak’ bir rakip karşısında oyunu hemen ‘tek kale’ maça dönüştürüyor. Aykut Kocaman yeni transferleri tekrar sahaya sürmüş. Takımın kötü gidişatından sorumlu; Stoch, Hasan Ali İstanbul’da, Mehmetler kulübede oturuyor. Rakibin onu hiç rahatsız etmeyişi bile F.Bahçe’yi ne iyi futbola itiyor ne de çok pozisyona sokuyor. Emre Belözoğlu’nun şahsi gayretleriyle geliştirdiği ataklar ve kaleye bulan şutları ilk yarının en önemli notları oluyor. Nitekim devre biterken Emre’nin sert şutunu kaleci ancak çeliyor, fırsatçı Webo topa kafayı vuruyor ve F.Bahçe soyunma odasına önde gidiyor. İlk yarıda sahada sadece gezinen Cristian, 2. yarıda yerini Caner’e bırakıyor. Orta alanın diğer etkisiz ve de yorgun oyuncusu Meireles ile sahada dolaşan Kuyt oyunda kalmaya devam ediyor. Maçın ikinci bölümünde de futbol mumla aranıyor. Düşünün sahada bir takım şampiyonluğa oynuyor ve diğeri kümede kalma uğraşı veriyor. Böyle bir 90 dakikada insan biraz hırs, mücadele, heyecan arıyor ama ne gezer. F.Bahçe’nin nasıl bir sistemle oynadığını anlamak da çok zor. Bereket Emre dönmüş de takımı biraz ateşliyor. Bu takım Cristian, Kuyt ve Meireles gibi 3 yabancıya dünyanın parasını vermiş. Bu 3 yabancı da aldıklarının karşılığını şu anda sahada oynayarak değil, yatarak veriyor! Böyle bir takımın iyi futbol oynamasını beklemek de hayalcilik olur. Mehmet Topal son 20 dakikada oyuna giriyor. Bu çocuk Emre gitti diye alındı. Madem Emre’yi geri çağıracaktın, Mehmet Topal’ı almak için niye milyon Euro’lar verdin? Bu soruyu F.Bahçe’de cesaretle soracak kimse olmadığına göre “Böyle başa, böyle traş” diyelim ve sadede gelelim. F.Bahçe kendini zorlamayan, ne yaptığını bilmeyen, gol pozisyonu üretemeyen bir rakip karşısında maçı kolay kazandı. Bu galibiyet Sarı-Lacivertli takımı hem zirveden uzaklaştırmadı hem de BATE maçı öncesi morallendirdi. Bizim ligde şimdilik dört dörtlük futbol oynayan takım olmadığına göre F.Bahçe hala şampiyonluğun güçlü adaylarından biridir. Bu futbol Avrupa’ya yeter mi derseniz, “Onu da Allah bilir” derim.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ