Prandelli iyi hoca ama...

Cesare Prandelli, çok saygı duyduğum bir teknik direktör. Hem kişilik olarak klas bir adam hem de futbol anlayışına sahip. Yıllarca savunma kimliği ile bilinen İtalya’nın başına Lippi gibi bir efsaneden sonra gelmek ve o kimliği biraz olsun değiştirip hücuma daha yatkın bir yapı kazandırmaya çalıştırmak kolay değil.

2012 Avrupa Şampiyonası’nda finalde 10 kişi kalmasalar belki de İspanya’nın elinden kupayı alabilirlerdi. 1982 Dünya Kupası’ndan bu yana hep İtalya’yı tutmuş bir futbolsever olarak İtalyan futbolundaki değişimleri hep takip ettim. Prandelli aslında yaratıcı bir yıldızı olmayan, tek başına maç çevirecek bir ismi uzun yıllardır çıkaramayan bir ülkenin hocası olarak Brezilya’ya geldi. Zaten geleneksel olarak İtalya, bu tür turnuvalarda ya gruptan çıkamaz ya da ortalama yarı final görür. Bu sene de farklı olmadı. Prandelli, Kosta Rika kaybı ile eve dönüp milli macerasını kapattı.

Gelelim G.Saray’daki olası geleceğine. Tüm İtalyan hocalar gibi o da birinci sıraya ‘taktik’i koyacaktır. İtalya’da tüm takımlar haftada 2 gün sadece taktik idman yapar. Hem genel oyun planlarına hem de bir sonraki haftaki rakibe yönelik idmanlar olur bunlar. Prandelli’nin birinci açmazı burada başlayacak. Altyapıdan itibaren taktik bilgisiz yetişen 6’sı 11’de toplam 10 Türk oyuncuya bu kadar taktik bindirme işe yarayacak mıdır? İkinci açmaz mantalitede. Her büyük ligden gelen hocanın yaşadığı “Deplasmanda beraberlik iyidir” mantığını aşması zaman alacaktır. Önce gol yememek üzerine bir takım kuracağından ‘yabancı hakkının birini mi ikisini mi savunmada kullanacak’ gibi soru işaretleri de peşinden gelecektir.

G.Saray’ın 5+3 nedeniyle iyice hassaslaşan ve denge sorunu yaşayan kadrosunda birkaçı dışında kaliteleri tartışılır Türk oyuncularla, tanımadığı bir ligde, uzun zamandır uzak kaldığı haftalık heyecana nasıl adapte olacaktır? Mustafa Denizli dışındaki tüm yabancı hocalar için bazı sorular standart olurdu ama Prandelli özelinde iki nokta çok önemli. Taktik bilgisinin ne kadarını Türk oyunculara geçirebilecek? Haftada 3 günlük tempoya ne kadar sürede alışacak? Kendi adıma yine de 5+3 kontenjanı varken, mali yapı belliyken, risk alabilecek yönetim yapısı yokken tercihin Denizli olması gerektiğini düşünüyorum. Ama tercih yabancı olduysa Prandelli doğru isimdir. Umarız saçma sapan tartışmalar arasında ona da bir kulp bulmayız.

Kolombiya - Belçika finali olamaz

En iyi futbolu oynayan “taş gibi” sıfatını hak eden tek takım Kolombiya. Hücum gücü anlamında en kuvvetli alternatiflere sahip, ABD maçındaki şahane futboluyla dikkatleri fazlasıyla çeken Belçika da birçoklarının sürpriz adayı. Futbola sadece futbol açısından bakarsak Kolombiya’nın Brezilya ve sonrasında Almanya’yı; Belçika’nın da Arjantin’i ve ardından Hollanda’yı elemesi ‘normal’dir. Ama böyle bir Dünya Kupası finali, TV yayıncısını, sponsorları, FIFA delegasyonunu rahatsız eder. Bir daha asla Porto-Monaco gibi bir Şampiyonlar Ligi finali olamayacağı gibi bu şekilde bir Dünya Kupası finali de olmaz; olamaz. FIFA için ideal yarı final Brezilya, Arjantin, Almanya, Hollanda 4’lüsüdür. Biz bile Türkiye Kupası’nda 4 büyüklerin hepsinin en az çeyrek finale kalması için format değiştiriyorsak koskoca FIFA neler yapmaz?

Sneijder haksız mı?

Sneijder, “Hollanda’da genç oyuncular bile ilk dokunuşun ardından pas verebiliyor. Türkiye’de ise topa 3-4 kez dokunmadan pas veremiyorlar” dedi. Başta Hamza Hamzaoğlu olmak üzere belli kesimlerden tepki aldı. Ama ‘Sneijder haksız mı?’ sorusunu kimse sormadı. Wes, kesinlikle haklı. Türk oyuncularımız Wes’in söylediğinin aksine teknik kalite ile dolu olsa biz de Brezilya’da olmaz mıydık? Türk oyuncuların, Türk hocaların, tekaüt futbolcu-yeni yorumcu taifesi başta olmak üzere Türk futbolunun Türk unsurlarının; artık Türk’ün Türk’e propagandasını bir kenara bırakması ve özeleştiri yapması lazım.