Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Futbol Süper Lig Fenerbahçe aziz yıldırım, şike davası, fenerbahçe, yeniden yargılanma, deniz tolga aytöre, anayasa mahkemesi, meriç müldür - Fenerbahçe Haberleri
        1

        ÖZEL HABER - Meriç MÜLDÜR / HT SPOR
        Tüm kamuoyu Aziz Yıldırım'ın cezasının infazının nerede ve ne zaman yapılacağını tartışa dursun, Fenerbahçe'nin ve Aziz Yıldırım'ın yeniden yargılanması için çok önemli hukuki adımlar atılıyor. Asbaşkan Deniz Tolga Aytöre, Prof. Dr. Köksal Bayraktar ve Avukat İlkan Koyuncu'nun yürüttükleri hukuk mücadelesinin en önemli argümanı hiç şüphesiz "Adil bir şekilde yeniden yargılanmak". Bu konuda bilinenin aksine bir değil birden fazla başvuru ve başvurulan yargı mercii söz konusu.

        2

        Anayasa Mahkemesi'ne yapılan başvuruda adil yargılanma hakkının ihlali ve 6222 sayılı yasanın Anayasaya aykırılığı ileri sürüldü. Ancak kamuoyunun dikkatinden kaçan bir başvuruları daha var ki, kabul görmesine inanmak için hukukçu olmaya da gerek yok.

        3

        Bu inatçı hukukçuların o başvurusu birkaç gün önce oldu. Hem de dosyanın henüz geldiği 18. Ağır Ceza Mahkemesi'ne. Başvuru "Yargılanmanın Yenilenmesi" talebini içeriyordu. Dikkat edin, yeniden yargılama değil yargılamanın yenilenmesi.

        4

        Burada önemli nokta şu. Bu kanun yoluna başvurmak için yeni bir delil ya da düzenlemenin olması gerekiyor. Acaba o yeni delil neydi? O delil aslında ne bir tanık beyanıydı ne de bir ek ifade tutanağı. Çok daha somut. Aziz Yıldırım ile arkadaşlarının ve de Fenerbahçe'nin bu delillerle yargılanamayacağını çok daha açık bir şekilde ortaya koyan 6526 sayılı yasanın ta kendisiydi bu delil...

        5

        Zira yasanın gerekçesi, Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe'nin aslında bu delillerle nasıl suçlanamayacağını anlatıyordu sanki. Bu yasaya göre şike dosyasının tek ve yegane delili olan tapeler ve teknik takip tutanakları artık örgüt suçlamalarında kullanılamayacak ve bu delillere dayanılamayacaktı.

        6

        KUVVETLİ ŞÜPHE DEĞİL SOMUT DELİL ARANACAK
        Peki bu örgüt hangi örgüt? Aziz Yıldırım ve arkadaşlarının yargılandığı haksız ekonomik ve çıkar amaçlı suç örgütünün ta kendisi. Yasa uyarınca bu örgütün delillendirilmesinde artık "Kuvvetli Şüphe" değil "Somut Delil" olması aranacak, iletişim tesbit tutanakları ve teknik takip tutanakları delil olarak kabul edilemeyecekti.

        7

        O zaman Aziz Yıldırım ve arkadaşları neyle suçlanacaktı? Zira dosyada bundan başka bir delil var mıydı? Ya da bu yasa, haklarında verilen karar kesinleşen Aziz Yıldırım ve İlhan Ekşioğlu'na uygulanabilecek miydi? Bu çok teknik bir konu olduğu için hukukçular çok ünlü hocalardan ve üniversitelerden bilirkişi raporları aldılar.

        8

        "ADALET KUTSAL VE ACİL BİR İHTİYAÇTIR"
        Aslında dikkatlice düşünürsek yeni yasadan tüm sanıklar yararlanabilecek, onlar hakkındaki tüm tapeler belki dosyadan çıkartılabilecek ve belki de beraat edebilecekler. Tüm talepleri reddedilen Aziz Yıldırım ve İlhan Ekşioğlu ise tek başlarına örgüt kurup şike yapmış olacaklar.

        9

        Kısaca bir yasa aynı dosyada bir kısım sanıklara uygulanacak ama sadece iki kişiye uygulanamayacak. Bu ne hukuk ne adalet ne de vicdanlara sığmaz ve yargılamanın yenilenmesinin en kuvvetli delili.

        10

        Karar tabii ki bağımsız yargının ve yüce mahkemelerin. Ancak Fenerbahçe'nin inatçı hukukçularının mücadelesi son güne son ana kadar devam edecek. Etmeli de. Bu kararlılığı en iyi anlatan ise Aziz Yıldırım'ın bir sözü bence... "Adalet bizim için vazgeçilemeyecek kadar kutsal ve yarına bırakamayacak kadar acil bir ihtiyaçtır."

        11

        İŞTE BİLİRKİŞİ RAPORUNUN YENİSİ
        Fenerbahçe yargılamanın yenilenmesi talebiyle İstanbul 18.Ağır Ceza Mahkemesi'ne başvururken, dilekçede önemli iki bilim insanının mütalaasına da yer verdi. Bu isimler Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Feridun Yenisey ve Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Ayşe Nuhoğlu. Yenisey ve Nuhoğlu hukuki görüşlerinde özetle şu ifadelere yer verdiler:

        12

        ‘BEYAN VE BELGE DELİLİ DEĞİL’
        “Hüküm kesinleştikten sonra, hüküm verilirken kullanılan delillerin temelsiz olduğu ortaya çıkarsa, bu delillere dayanılarak verilmiş olan ve kesinleşen hükmün, yargılamanın yenilenmesi yoluyla ve istisnai bir biçimde incelenmesi söz konusu olur. Ceza muhakemesi hukukunda ispat üç türlü delille yapılır: Beyan delili, belge delili, belirti delili. Bu delillerin temelden yoksun olduğu hüküm kesinleştikten sonra ortaya çıkarsa yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulabilir.

        13

        İletişimin tespiti yöntemiyle elde edilen deliller, belirti delillerdir. Özellikle ses kayıtları bakımından bu tespit şöyle açıklanır: Şüphelinin sesi hakim kararı ile, fakat bilgisi olmadan kayıt edilmiştir. Bu konuşma, hakları öğretilmeden yapılan bir ses kaydında yer aldığı için, ikrar yani beyan delili değildir. Ses kaydının tutanağı da, irade açıklamasını kendisinin onaylaması niteliği taşımadığı için, belge delili de değildir.

        14

        ‘BELİRTİ DELİLLER İSPATA YETERSİZ’
        Bu nedenle Yargıtay kararlarında da kabul edildiği üzere, iletişimin denetlenmesinden elde edilen kayıtlar belirti delili niteliğini taşırlar. Belirti deliller ise, yan delillerle desteklenmedikçe, suçun ispatında yeterli değildir.

        15

        Bir sanığın TCK’nın 220. Maddesi’nden mahkum olduğu durumlarda, TCK 220’nin CMK 135/6. fıkrasındaki katalog suçlardan çıkartılması, dinlemeden elde edilen belirti delilleri temelsiz kılar. Bu belirtiler açısından, TCK 220’yi katalogdan çıkaran kanun değişikliği, sanık lehine yeni olay niteliğinde sayılmalıdır.

        16

        CMK 135’te yapılan değişiklikle TCK 220. Madde katalog suçlar arasından çıkarılmıştır. Bu nedenlerle yukarıda açıklanan gerekçeler doğrultusunda, kesin hüküm, artık elde edilemeyen ve yasaklanan bir belirtiye dayanır hale gelmiştir.

        17

        Böylece kanun değişikliği ile somut olay bakımından incelediğimiz kesin hükmün temel dayanağını oluşturan ve tek delil olan iletişimin denetlenmesi yoluyla elde edilen delil, dayanaksız ve hukuki temelden yoksun hale gelmiştir. Bu durumun sanık lehine yargılamanın yenilenmesi yolunun açılmasını gerektirdiği kanaatindeyiz.”

        18

        Aziz Yıldırım'ın avukatı Prof. Dr. Köksal Bayraktar:
        "Telefon konuşmaları delil vasfını yitirdi"
        "5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nda son olarak yapılan önemli değişiklerden biri de telefon dinlemelerinin Ağır Ceza Mahkemeleri üyelerinin oybirliğiyle vereceği kararla dinlenebilmesine imkan sağlanmasıdır. Fenerbahçe hadisesinde telefon dinlemeleri tamamen kanuna aykırıdır. Çünkü o dönemde şike suç olarak kanunlarımızda düzenlenmemişken, şike yapmak için örgüt kurulduğu iddiasıyla telefonlar dinlenmiştir."

        19

        "Son yapılan kanun değişikliği ile örgüt suçlamasıyla dinlemenin mümkün olmadığı ifade edilmiştir. Bu durumda Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım yargılamasında delil olarak öne sürülen telefon konuşmalarının delil vasfını yitirdiği açıktır. Bu husus yasama organının kanun değişikliği ile ortaya çıkmıştır. Yargılamanın yenilenmesi için yeni bir olay veya yeni bir delil gerekmektedir. İşte bu kanun değişikliği ile ortaya çıkan ve açıklanan durum bu yeni olayı ortaya koymaktadır."

        20

        "Biz savunma olarak insanın kim olursa olsun, haksız yere mahkum edilmemesini ve cezaevine girmemesini amaçlamaktayız. Son değişiklikler dikkate alınarak Aziz Yıldırım hakkındaki mahkumiyet kararının yenilenecek yargılama ile gözden geçirilmesini talep etmekteyiz. Bu nedenle herkes umudunu kaybetse bile biz haklı olmanın bize verdiği güvenle hukuken mücadele etmeye devam edeceğiz."

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ