Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Futbol Süper Lig Galatasaray Serdar Ali Çelikler, Galatasaray, Fenerbahçe, UEFA, UEFA sopası - Galatasaray Haberleri

        UEFA sopası G.Saray’a iner mi? BIR süredir G.Saray’ın Finansal Fair Play standartlarına uyum sağlayamaması nedeniyle UEFA ile ‘yeni boyutlu’ ilişkileri medyada yer alıyor.

        Bu ilişkinin durumuna; G.Saray yönetiminin halen camiasına açıklıkla doğruları söylememesine değineceğim.

        Bu köşenin yazarı neredeyse son 1 yıldır G.Saray’ın mali durumunun fecaat olduğunu yazıyor. Camianın önemli isimleri yönetimi, mali durum hakkında sürekli uyarıyor. Ama bendeniz “G.Saray düşmanı”; durumun farkında olup uyaran kongre üyeleri “müzmin muhalif” olarak suçlanıyor. Gelinen nokta net: UEFA, kulübe 10 Nisan’a kadar “Gelir gider dengesizliğini nasıl gidereceğine dair makul ve inandırıcı bir açıklama yap” ültimatomu verdi.

        Önce yönetimin açıklamalarına bakalım: Sayın Ünal Aysal diyor ki “25 Şubat’taki KAP açıklamamızda mali kriterlere uyamadığımızı; 9.4 milyon Euro’luk açığımız olduğunu zaten biz belirttik.” Yani şeffaflık vurgusu yapıyor. Sayın Aysal mecburen bu şeffaflığa uymak zorunda olduğunu, zaten istese de istemese de KAP’a bu açıklamanın yapılacağını elbette biliyor. Ama her zamanki gibi ustalıkla bir algı yönetimi uyguluyor.

        Sayın Şükrü Ergün de “Kur farkından oluşan bu farkı bedelli sermaye artışından gelen ekstra bütçe ile kapatacağız” dedi. G.Saray; UEFA’ya da “Bu açık kur farkıyla oluştu” dedi. UEFA da bu gerekçeyi makul buldu. Ama G.Saray’ın bir başka bedelli sermaye artırımı daha olmayacak. Kulüp bir kez bedelli artırım yaptı ve oradan gelen yaklaşık 450 milyon TL’de uçtu gitti. Yani bir daha böyle bir kaynak olmayacak. Sayın Ergün ya bu detayı bilmiyor ya da yine algı yönetimine katkı sağlıyor.

        Gelinen noktada 1.5 milyon TL’lik borç açıklayan; yıllık gideri bugün itibariyle 100 milyon TL olan bir kulüp ancak yeni gelir kalemi yaratarak denk bütçe şartına uyabilir. Yeni bedelli artırım olmayacağına; yeniden hisse satışı yapılsa bile açık kapatılamayacağına göre çare mal satmak-tı. Satmak-tı diyorum çünkü yerel seçim sonuçlarının ardından G.Saray’ın Riva’yı satması da artık eskisi kadar kolay değil.

        Üstelik faizini bir kenara bırakıyorum 54 milyon TL’lik kesinleşmiş vergi cezası da cabası. Peki ne olacak?

        Açıkçası G.Saray’ın 10 Nisan’da UEFA’ya sunabileceği çok bir argüman yok. Ancak kulübün öteden beri UEFA ile yakın ilişkide bulunması; güçlü lobisi sayesinde ‘!men’ gibi ciddi cezalar almayacağına inanıyorum. UEFA’nın G.Saray’a “Bu sene de lisans veriyorum ama seneye durumunu düzelt” demesi kuvvetle muhtemel. Bu durumda da kulübün küçülmesi kaçınılmaz. Küçülme boyutunu ise Şampiyonlar Ligi’ne katılıp katılınmayacağı belirler.

        O yüzden G.Saray taraftarı transfer döneminde çıkacak “çilek” haberlerine inanmasın.

        DERBİDE TRİBÜN BASKISI EV SAHİBİNİN ÜSTÜNDE OLUR

        Ünal Aysal’ın mali yönden kulübün sahibi olduğu, kendi istemediği müddetçe kimsenin kendisini gönderemeyeceği, mali açıdan çok riskli bir tabloyu ortaya çıkardığı eleştirilerine tamamen katılıyorum. Ve fakat tribün ahalisinin 2 yılda Emirates dahil 5 kupa almış, 2 kez Şampiyonlar Ligi’nde guruptan çıkmış, amatör branşlarda dirilişe geçmiş bir yapının başkanına “istifa” diye bağırmasını hiç anlamıyorum. Bu taraftar profili ile derbide asıl seyirci baskısının Mancini ve oyuncuların üstünde olacağını düşünüyorum. Tepki patlaması eşiğinde olan taraftar oyuncusuna sabır gösterecek pozisyonda değildir. F.Bahçe öne geçer 5-10 dakika önde oynayabilirse en küçük hatada tribün tepkisi sarı-kırmızılı oyuncuların üzerine yoğunlaşacaktır. Dolayısıyla çoğu isim sorumluluk almayacaktır. Derbinin şifresi Telekom’un ilk kez G.Saraylı oyuncular için de bir baskı unsuru oluşturacak olmasıdır.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ