Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Futbol Süper Lig Galatasaray HTSPOR yazarları hezimeti değerlendirdi - Galatasaray Haberleri

        HALİL ÖZER

        Bir şey değil, çok şey ters

        Şimdi bu skordan sonra hiç evelemeden gevelemeden yazmak lazım.

        Galatasaray bu sezona hangi parola ile başladı,

        Devler Ligi’nde çeyrek finalin ötesine kadar uçmak.

        Peki bu amaç için ne yaptı Galatasaray?

        Kongre yaptı. Yürüyen düzene çomak soktu.

        Birbirine girdi. Milli takım derken ortalık tam karıştı.

        Fırsat bilenler ortaya çıktı. Galatasaray içinde dedikodular aldı yürüdü.

        Yarı final ve final hedeflenirken, işler iyi giderken bir Galatasaray klasiği olan iç savaş başladı.

        Bu takıma sadece Chedjou ve son hafta Bruma transferi yapıldı.

        Taş gibi bir defans arzulanırken, pamuk helva gibi bir defans ortaya çıktı.

        Dany, bırakın Galatasaray’ı Gaziantepspor’da bile bu haliyle zor oynar. Chedjou gibi bir savunma oyuncusunu Türkiye Ligi’nde her yerde bulabilirsiniz. Katma değeri sıfır.

        Sağ bekin zaten problemli. Düşerek yedirdiği gollerin haddi hesabı yok.

        Riera bu sezon neredeyse ilk kez oynuyor.

        Orta alan bitik.

        Melo, Sneijder, Selçuk ve hele hele Engin.

        Orta alanın baklava dilimini oluşturan dörtlü.

        Sadece santrada birlikteydiler o kadar.

        Sneijder allaha emanet. Bir kere de top çal, defansına yardım et. Drogba eh işte. Yine tek direniş onda vardı. Ama o direniş bile yine çaresizlikti. Burak zaten bunalımda.

        Ve rakip Real Madrid.

        Siz sanıyor musunuz ki hoca milli takımı çalıştırmasa bu skor daha farklı olurdu?

        Hayır. Bu sene böyle başladı, böyle gidiyor.

        İyi mi çalışmadılar, birliktelik mi yok, takım içinde sorunlar mı var, yönetim hocayla kavgalı mı onları bilemem.

        Ama Galatasaray’da bir şey değil çok şey ters gidiyor.

        Tabii bir de seyirci. Koreografiden sonra yok. Islıklamaya yer arıyorlar.

        Bu Telekom’un yeni alışkanlığı. Takım kötüyse destek de yok. Var mı böyle taraftarlık?

        Şöyle söyleyeyim. Dünkü Real Madrid ile Galatasaray’ın arasındaki fark İstanbul- Madrid arasındaki uzaklık kadar var.

        Bir yanda çok iyi oynamayan ama bu işi bilen, çok tecrübeli ayaklara sahip, gençlikle harmanlanmış oyunu istediği gibi götüren bir Real Madrid, bir yanda her yönüyle iflasın eşiğine gelmiş, olanca berbatlığın bir gecede buluştuğu Galatasaray.

        Hele bir de Real Madrid’in daha hazır olmadığını da mutlaka hesap edin.

        Belki acı oldu ama Galatasaray hep birlikte yapılan bu kadar çok hatadan sonra alabileceği en iyi dersi Real Madrid’den aldı.

        Kim bilir belki de hem yönetim, hem teknik heyet, hem futbolcular ve hem de seyirci bundan sonra ayağını yere daha bir sağlam basar.

        UEFA şampiyonluğu da farklı Chelsea yenilgisinden sonra gelmişti.

        Ama önemli olan bu yenilginin nedenlerini ve çözümlerini ararken bu işin merkezine inmek lazım.

        Yoksa yine boşa kürek sallar Galatasaray.

        SERDAR ALİ ÇELİKLER

        Eboue - Pepe ve Terim

        Aslında G.Saray maça iyi başladı. Sahada çok iyi durdular. Gereksiz ‘yardırma pres’ yapıp arkada boşluk bırakma riski yerine Ramos-Pepe ve kalecinin top kullanmasına izin verdiler. Ama bu üç isim de pas verecek bir tek arkadaşlarını bulamadı. Madrid, oyun kuramaz, sahasından çıkamaz hale geldi. Uzun toplara mahkum kaldı. Madridlileri döndürmeyen neredeyse kalesine yaklaştırmayan G.Saray üretim konusunda da fena başlamadı. Melo ile 2 gol bulamadılarsa Casillas’ın sakatlanmasıyla kaleye geçen asıl kaleci Lopez’in becerisini alkışlamak lazım.

        Real bir süre sonra G.Saray’ın kanat varyasyonlarına önlem alıp maçı direkt kilitlemeye oynadı. Yine de işler karışmamıştı. Ta ki Eboue’nin ligimizde sürekli yaptığı sahtekarca faul bekleme hastalığına kadar.

        TÜRK HAKEMLİĞİ YÜZÜNDEN

        50 metreden şandel gelen topta kendisinin yarısı kadarki Isco’ya yüklenip topu alabilirdi, çıkıp vurabilirdi, hiçbir şey yapamasa Isco’yu bozabilirdi. Ama Eboue kendini yere bıraktı. Sandı ki Türk hakemleri gibi her sahtekarlığına faul çalacaklar. Ama Real Madrid neredeyse ilk net pozisyonunda golü buldu.

        ***

        Takım yine dağılmadı. İlk yarıyı en azından bu şekilde bitirecek gibi göründüler. Ama ileride top tutan, faul alan, stoperlerden birini kesin meşgul eden Drogba, Pepe’nin zulmüne uğradı. O andan itibaren sadece hücumda top tutan önemli bir oyuncudan değil, rakiplerin ve hakemlerin de saygı duyduğu bir efsane de sahadan eksildi. Zaten yenik durumdaki takım 2. yarıya lidersiz başlayacaktı.

        ***

        Terim, 2. yarıya bana göre takıntısı haline gelen Amrabat ile başladı. Amrabat da yapabildiği tek şeyi yaptı ve sağa çekip ortasını yaptı. Burak golü atsa belli şeyler değişirdi ama bir iki dakika sonra yine kişisel hatadan fark 2’ye çıktı.

        Beni Terim’le ilgili asıl hayal kırıklığına uğratan ise 2-0’dan sonraki darmadağın görüntüydü. Muslera da konsantresini bıraksa maç Real 10 gol atabilirdi. Terim’in takımı bu kadar dağılıyorsa esasında kendisi dağılmış demektir.

        Real Madrid G.Saray karşısında her zaman favoridir. Temsilcimizi yenmesi de normaldir. Normal olmayan maçın 30. dakikasından itibaren hücuma çıkamama, Burak’ın kafa vuruşu dışında pozisyonumsu dahi üretilememesi; darmadağın görüntü ve takımın birbirine düşmüş haliydi. Fatih Terim’in Eboue’yi cezalandırması; Amrabat takıntısından kurtulması lazım, evet ama önce dağılmış kafasını toparlaması ve takımını yeniden “Yenilmek tamam ama teslim olmak olmaz” düsturuna çekmesi lazım. G.Saray’ın gruptaki şansı tamamen Terim’in tekrar G.Saray’ın başına dönmesine bağlı.

        ERHAN TELLİ

        Hepinizin eseri!

        Futbolda klasikleşen düşünceleri ve cümleleri hiç sevmem. O nedenle, böylesine farklı bir şekilde kaybedilen bir maç için, ‘yazık oldu’ falan demek, pek benim tarzım değil.

        İyi oynarsın, olmayacak bir gol yersin ve 1-0’lık sonuçla yenilirsin, o zaman tamam, ‘yazık oldu’ denir. Ama olmayacak o golü yedikten sonra, üzerine halı sahada bile yenmeyecek türden olmayacak goller yemeye devam edersen, bu senin beceriksizliğinden ve atamadığın gollerden kaynaklanır ki, tıpkı dün gece olduğu gibi, iyi başlasan da kaybedersin !

        Adamlar kalene on kez gelip, yarım düzine gol atıp gidiyorsa, sen on kez gelip bir tane attıktan sonra, iyi oynasan ne yazar? Futbolda iyi oynayana değil, golü atana puanları veriyorlar. Özellikle şampiyonlar ligi gibi bir seviyesi yüksek bir platformda ise, kaçıranı malesef hiç ama hiç affetmiyorlar...

        Fatih Terim gibi işini çok iyi bilen bir hocayı oyuncu tercihleri için eleştirmek, belki benim gibi ona teknik direktör olarak büyük bir saygı duyan biri için biraz ayıp olacak ama; sevgili hocam, birbirleriyle antrenmanda bile yan yana oynatmadığın, ligde 4 haftadır kadroya bile alamadığın bu dört yabancı oyuncuyu, Real Madrid gibi bir takıma karşı oynatmak da neyin nesi ? Bir futbolcunun en büyük düşmanı sayılan maç eksikliği, böylesine bir arenada, büyük bir risk değil mi ? Peki ya ilk yarının sonlarında Drogba sakatlandıktan sonra, ‘belki devre arasında iyileşir de geri döner’ diye, 4-5 dakika takımı Real gibi bir deve karşı on kişi oynatmak doğru mu? O esnada gelen iki ataktan biri gol olsa, kime ne diyeceksin?

        Gelelim biraz da oyunculara...

        Milyonlarca euroyu alırlarken, iyi oynadıklarını görünce ‘helali hoş’ olsun dediğimiz sözde yıldızlar, acaba dün gece Galatasaray için ne yaptılar? Mesela yılda 4,5 milyon Euroya yakın kazanWesley Sneijder’i, dün gece sahada top oynarken gören oldu mu ? Bu kadar kötü oynamasını, acaba kendisi nasıl izah ediyordur. Böyle bir maçta takımı için bir şeyler yapmayacak ve oynamayacaksa, hangi maçta yapacak ve oynayacak ?

        Son olarak...

        Bu ağır hezimetin saha içi sorumluları kadar, başta başkan Ünal Aysal olmak üzere, saha dışı sorumluları da var ! Sonuçlar teorik olarak sadece sahada alınıp, kaybedilmez. Saha dışı pisikolojik etkenler de çok önemlidir. Başarıyı tek başına sahiplenip, Fatih Terim ile arasındaki köprüleri uçurmakla sezona başlayan başkan, milli takım ve sözleşme polemikleri ile takımın tüm konsantrasyonunun bozulmasına imkan tanımış, ve belki de sonucunda Terim’i Galatasaray’dan koparacak olaylara göz yummuştur. Burada mutlaka Fatih Terim’in de hataları vardır. Ancak bu saatten sonra kimin haklı ya da haksız olduğundan ziyade, ortaya çıkan sonucun Galatasaray’a zarar verdiği gerçeğidir.

        LEVENT ÖZÇELİK

        Kader mi, şans mı, gerçek mi?

        Herhalde birçok kişi maçın ortasında şunu soruyordur kendi kendine: Maçın ilk 30 dakikası oynayan, oynatan, şut atan, gol kaçıran Galatasaray. 30 dakikanın ardından nasıl böyle aciz bir takım olabiliyor? Ardından 60 dakika bunun önlemini nasıl alamıyor? Cevap da son derece basit: Bu kadar önemli oyuncular ile dolu takıma önlem almadı Galatasaray, “Onlar Real Madrid ise biz de Galatasaray’ız” dedi. İşin gerçeği Real Madrid, Galatasaray’ı tarttı ve sonra sazı eline aldı.

        SAVUNMA SORUNSALI...

        Sağır Sultan biliyor Galatasaray’ın bu oyuncularla Şampiyonlar Ligi’ni çıkaramayacağını. Geçtiğimiz yıl Cris, bu yıl Chedjou’yu aldı Galatasaray, Fransa Ligi’nden. Yani Avrupa’nın orta sınıf liginden, orta sınıf savunma oyuncuları. Öyleleri zaten Galatasaray’da var. Ya da şöyle soralım: Fenerbahçe ya da Beşiktaş imkan olsa herhangi bir savunma oyuncusunu alır mıydı bu Galatasaray’dan?

        ATAMAYANA ATARLAR MI?

        İlk yarıda Galatasaray’ın iki farklı öne geçmesi işten bile değildi. Top ilkinde kalecinin istediği yere, diğer ikisi de üzerine gitti. Real Madrid ise yakaladığı ilk pozisyonda golü buldu. Futbolun adaleti değil gerçeği ortaya çıktı. Atamayana atarlar filan diye kendimizi kandırmayalım. Böyle önemli maçlarda buldun mu kaçırmayacaksın, atacaksın. Ve kalene her gelen topu içeri buyur etmeyeceksin.

        ORTA SAHA AYRI BİR DÜNYA

        İlk yarıda biraz göze batan Melo ve Sneijder, ikinci devrede diğer oyunculara uydu. Özellikle ikinci yarıda Galatasaray orta sahası da çöktü. Real Madrid, Galatasaray savunması ile orta sahası arasında bulduğu geniş boşluklarda cirit attı. Yetmedi 6 tanede gol attı.

        DAHA İLK MAÇ

        Tabii altı gol yiyerek başlamasaydık iyi olurdu. Ama daha ligin başı diyelim. Fatih hoca ve Galatasaray hep sonuna kadar mücadele eder. Geçen yıl da mucizevi bir şekilde Schalke’yi geçip çeyrek finale adını yazdırmıştı. Ama bu maçtan ders alması lazım Galatasaray’ın. Galatasaray, her zaman grupta ilk iki sırada yer alacak güçte.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ