Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Futbol Süper Lig Galatasaray Fatih Altaylı yazdı... - Galatasaray Haberleri

        HTSPOR

        Galatasaray, Real Madrid karşısına aslında umutla çıkmıştı. İlk dakikalarda da bu umut gerçeğe dönüşecek gibi bir hava vardı. İlk ataklar Galatasaray’dan geldi. Melo’nun füzesi Casillas tarafından çelinmeseydi, 10. dakika dolmadan 1-0 olacaktı. Ardından Real Madrid topa hakim olmaya başladı ama sadece çevirmek için. Gollük ataklar yine peş peşe Galatasaray’dan geldi. Galatasaray sahanın hakimiyetini Real’e bırakmış gibi görünse de pozisyon üstünlüğü Galatasaray’daydı. Ve her an öne geçecek gibi oynayan Galatasaray, tribünleri de bu havaya sokmuştu.

        Real’in ise pozisyon yaratan tek bir atağı bile gelişmiyordu. Ta ki şişirme bir topta iki savunma oyuncusunun aynı anda çocukça hatalar yapmaya başladığı anda. Real Madrid hiç ummadığı ve hiç hakkı olmayan bir sırada 1-0 öne geçti. Ama asla umutsuzluk yoktu. Çünkü Galatasaray iyi oynuyordu. Galatasaray’ı bitiren Pepe oldu. Pepe’nin ilginç katilliği ile “Drogba Şerif” düştü. Fatih Terim büyük bir risk alarak ilk yarının son 7 dakikasını 10 kişi ile oynadı... “Belki Drogba, soyunma odasında kendine gelir” diye... Herkes Terim’in bu riskine şaşırmıştı ama Terim’in niye böyle bir risk aldığı ikinci yarıda ortaya çıktı...

        Drogba yoksa, Galatasaray yok.

        Çünkü takımda özellikle büyük maçlarda, liderliği eline alıp takımı ayakta tutacak Drogba’dan başka oyuncu olmadığını ikinci yarıda gördük.

        Drogba olmayınca, Galatasaray kafası kesilmiş tavuğa dönüyor. Terim’in Drogba’nın yerine ikinci yarıya Amrabat’la başlaması da bir başka facaiaydı. Amrabat bugün Süper Lig’in her hangi bir takımında oynayacakmış gibi bir görüntü vermiyor. Amrabat yerine başkası olsa sonuç değişir miydi? Değişmezdi. Ama Amrabat yine de hataydı.

        Tüm bunlara rağmen Burak biraz aklı başında oynasaydı yine her şey farklı olabilirdi. İkinci yarının başında bomboş kaleye kafayı vuramayan Burak o golle, başlayacak bir Real Madrid paniğinin ve Galatasaray’ın da kendine gelme sürecinin önünü kesmiş oldu. Ardından Real Madrid’in yine büyük bir defans hatası sonucu bulduğu ikinci gol geldi. Ve Galatasaray zaten orada havluyu attı. Ondan sonra 5 de olurdu 6 da. Ve oldu da. Galatasaraylılar, 8 yemediklerine dua etsinler. Real Madrid geçen seneki Real Madrid olsaydı eğer Galatasaray tarihinin en hazin yenilgisi içten değildi.

        Bu maçta Galatasaray’da ne yaptığını bilen ya da bir şeyler yapmaya çalışan bir Sneijder vardı, başkası da yoktu.

        Melo, sorumsuz tavırlarıyla yenilginin mimarlarındandı.

        Riera, maç eksiğine rağmen ayakta kalmayı becerdi.

        Selçuk, bu sezon henüz daha sahaya çıkmamış gibi bir görüntü veriyor. Var mı yok mu belli değil.

        Eboue vasatı aşamıyor.

        Engin Baytar ise hala cezalı günlerinde kalmış gibi.

        Tabii tüm bunların arkasında bu işin en büyük sorumlusu Galatasaray’ın başkanlık koltuğunda oturan zat-ı muhterem.

        Tıkır tıkır işleyen ve şampiyonluğun en büyük adayı olduğunu geçen sezon sonunda ilan eden Galatasaray makinasını büyük bir başarıyla bozdu. Erken bir genel kurulla kulübün özellikle futbol şubesindeki en önemli iki adamı Ali Dürüst ve Abdürrahim Albayrak’ı yolladı. Fatih Terim’i yollamak için de federasyon ile birlikte komplo kurdu. Tüm bunların zıvanadan çıkardığı Galatasaray ligde birbirinden berbat sonuçlara imza atarken Şampiyonlar Ligi tarihindeki en kötü sonuca da dün imza attı.

        Maçtan önce Halil Özer, ‘Bize maçı yazar mısın?’ dediğinde ‘Tarihi fark yeriz nesini yazayım’ demiştim. Haklı çıkmanın üzüntüsü içerisindeyim. Halil’e söz verdiğim için canım sıkkın bu yazıyı yazıyorum. Umarım Galatasaray’ı yönettiğini zanneden Ünal Aysal ve avanesi de bu duruma üzülüyorlardır. Ama hiç zannetmiyorum. Onlar, ‘Terim başarısız oluyor’ diye zil takıp oynayabilirler dahi.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ