Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Futbol Süper Lig Fenerbahçe HTSPOR Yazarları tarihi zaferi yorumladı... - Futbol Haberleri

        SERDAR ALİ ÇELİKLER: 19 yaşındaki ‘Akil Adam’

        BU tür maçları dört devre olarak düşünmek lazım. Fenerbahçe-Lazio eşleşmesinde toplam 4 devrenin ilk ayağı olan Saracoğlu’ndaki maçta Lazio oyunu iyi tutmuş ama ikinci yarıda eksilmeleriyle beraber tüm üstünlük temsilcimize geçmişti. Nitekim çeyrek final seviyesinde alınabilecek en iyi skorlardan biri olan 2-0 ile ilk ayak geçilmişti. Dün akşam Kocaman’ın taktiği, ilk 45’i 0-0 ile geçmekti. Böylece 4. ve son devreye çok büyük avantajla girilecekti. Ama Roma Olimpiyat’ta devre bittiğinde genel kanı; Fenerbahçe’nin aslında kendisinden çok daha zayıf olan bir takıma karşı tedirgin olduğuydu. Sarı-Lacivertliler, ilk yarının ilk 35 dakikasında deplasmanda klasikleşen düşük tempolu, uyutma futbolunu ortaya koydu. Ama son 10 dakikada Lazio’yu adeta tur için umutlandırdı. Lüzumsuz tedirginliğin olması, belki bazı oyuncular için anlaşılabilir. Teknik adamın tercihi de ilk yarıyı golsüz geçmekti zaten. Ama saha içinde bir ‘Akil Adam’ eksikliği işte bu tür durumlarda belli oluyor. Cristian, kendisinden beklenen bu görevi kimseyi şaşırtmayan bir şekilde yerine getiremedi! Lazio’nun golü gelince 5 dakika kadar eller ayaklar dolaştı. İşte saha içi lideri böyle anlarda ortaya çıkar. “Beyler pas yapalım”, ya da “Çizgilere inelim” gibi geçici planlar yapar. Ama 70 dakika yer israf eden Cristian da kötü bir günündeki Webo da ve hatta Meireles de bu role soyunamadı. Kuyt zaten yapısı gereği tempo düşürecek bir futbolcu değil. Lazio 2-0’ı bulmak için yüklenirken “Akıl” takviyesi kenardan geldi.

        Salih, halefinin 70 dakika boyunca bir kez bile yapmadığını yapıp kanattan gelişen akında ceza sahasına boş koşu yaptı. Top ona geldi ve gelişen akında, kaleyi bulan tek şutta Caner golü buldu. Salih daha çok forma buldukça, arkadaşlarıyla ilişkisi arttıkça çok daha faydalı olacak. Lazioluların Bucaspor’dan 1.5 milyon Euro’ya dahi alındığını bildikleri Salih dün 10 dakikalık ‘Akil Adam’lığı ile fark yarattı. Maçın tek kayda değer “aykırı” ismiydi. Fenerbahçe büyük bir gurur ve keyifle yarı finali kutlayabilir. Sezon başından beri yırtınarak söylemeye çalıştığım gibi bu takım bu bütçesi; bu potansiyeli ile bu seviyeleri görmek durumundaydı. Bugün Chelsea dışında kim gelirse gelsin Amsterdam biletinin en büyük adayı Fenerbahçe’dir. Fenerbahçeli oyuncular, bu maçı bir daha izlesinler. Genel olarak çok da iyi oynamadıkları bir maçta elinden gelen her şeyi yapan Lazio’ya çaresizlik hissettirdiler. İyi takımlar; endişelenmesinler. Final onları bekliyor.

        SERGEN YALÇIN: Neden olmasın...

        Temsilcimiz Fenerbahçe, UEFA Avrupa Ligi’nde yarı finale kalarak büyük bir başarıya imza attı. Ancak maçın genelinde bu kadar savunma ağırlıklı oynamanın mantıklı olduğunu düşünmüyorum. Evet, İstanbul’da alınan 2-0’lık skorun avantajı vardı ama SarıLacivertliler 70 dakika boyunca Lazio kalesine gidemedi bile. Fenerbahçe, dün gece hücum anlamında belki çok iyi işler yapamadı ancak kusursuz bir savunma anlayışı ortaya koydu. Özellikle ligin ikinci yarısından itibaren takım halinde defans yapma konusunda çok iyiler. Rakiplerine çok fazla gol pozisyonu vermiyorlar. Bu, Fenerbahçe’nin dün gece Lazio ile berabere kalıp tur atlamasında çok önemliydi. Zaten bu sayede üç kulvarda birden mücadele ediyorlar ve hiçbir hedeften kopmuyorlar. Sarı-Lacivertliler’in savunmadaki bu başarısının 3 temel anahtarı; Volkan, Yobo ve Egemen. Volkan, her ne kadar bazen kendinden beklenmeyecek hatalar yapsa da çok kritik kurtarışlara imza atıyor. Egemen ve Yobo da yaptıkları yerinde müdahaleler ile rakip takım oyuncularını durdurmayı başarıyor. Bu üçlünün ligin ikinci yarısından itibaren formlarını sürekli olarak yükseltmeleri Fenerbahçe’nin başarısındaki en büyük etkenlerden. Şimdi gelelim dün gece ortalıkta görünmeyenlere...

        Cristian haftalardır formsuz bir görüntü çiziyor. Ve buna rağmen oynamaya devam ediyor. Anlam vermek mümkün değil. Dün geceki Lazio mücadelesi, Brezilyalı futbolcunun rahatlıkla ön plana çıkabileceği maçlardan biriydi. Ancak Cristian hiç oralı olmadı. Bir kez daha belli oldu ki Cristian bu takımı yönetemez ve Alex’in yerini dolduramaz. Herhalde bundan sonraki maçlarda Aykut Kocaman’ın tercihi de Salih Uçan olacaktır. Genç futbolcu, oyuna girer girmez farkını gösterdi ve Fenerbahçe golü buldu. Salih, 19 yaşında olmasına rağmen gerçekten çok kaliteli ve önemli bir futbolcu. Dün gece de Lazio karşısında Avrupa’nın 2 numaralı kupasında çeyrek final oynadığı halde son derece profesyonel ve soğukkanlı bir görüntü çizdi. UEFA Avrupa Ligi’nde yarı finale kalan takımlara baktığımız zaman Chelsea haricinde çok üst düzey bir takım bulunduğunu düşünmüyorum. Elbette geri kalan 2 takım da çok dişli ancak F.Bahçe’nin başa çıkamayacağı rakipler değiller. Sarı-Lacivertliler, Chelsea haricinde kalan 2 takımı da eleyebilecek kapasitede. Bu da Fenerbahçe’nin finale yürüme ihtimalini artırıyor. Amsterdam’da oynanacak finalde SarıLacivertli forması ile F.Bahçe’yi görebilir miyiz? Neden olmasın...

        ÖNDER ÖZEN: Tebrikler Aykut Kocaman’a

        Fenerbahçe UEFA Avrupa Ligi çeyrek final 2. maçında 2-0’ın rövanşında Lazio karşısında çok zor bir maça çıkıyordu. İlk yarıda topa daha çok hakim olan bir Lazio, buna karşılık bekleyen ama rakibine de pozisyon üretme fırsatı vermeyen bir Fenerbahçe vardı. Temsilcimiz nasıl bir stratejiyle maça başladı?

        Lazio’nun 2 gol atması lazımdı. F.Bahçe’yi ise bu kupada bulunduğu noktaya getiren bir numaralı unsur son derece emniyetli bir oyun oynamsı ve disiplinli bir takım savunması yapabilmesiydi. Böyle bir durumda önemli olan ilk yarı boyunca Lazio’ya “Ben bu takıma normal sürede 2 gol atabilirim” fikrini vermemekti. Eğer rakibe “Atabilirim” düşüncesini hissettirirseniz, yemeseniz bile maç bitene kadar sıkıntı yaşarsınız. F.Bahçe, ilk yarı boyunca rakibine net gol fırsatları vermese de oyun üstünlüğünü belirgin biçimde Lazio’ya vererek, ev sahibi takımın kafasında “Bu turu çevirebilirim” düşüncesinin oluşmasına yardımcı oldu. Bu yarıda Fenerbahçe’nin oyuna ortak olduğu 7-8 dakika dışında genelde sahasında kaldığını gördük. Kaleyle, savunmanın son hattı arasındaki mesafeyi kısa tuttu temsilcimiz. Bu tip savunma yaparken baskı yenilmesi normal. Ancak bu savunmanın pozitif tarafı sızma koşularına ve bu koşuların sızma paslarıyla desteklenmesine kolay önlem alınabiliyor olmasıdır. Kaleye yakın savunma yaptığınızda eğer rakip cepheden gelmeye çalışıyorsa bu savunma yapan takımın işine yarar. Dün gece de ilk yarıda böyle bir oyun gördük. İlk yarı boyunca Lazio temsilcimizi dışarıdan attığı şutlarla zorladı.

        İkinci yarıda yine oyun hakimiyeti Lazio’nun elindeydi. Golü de buldu İtalyan ekibi. Ancak Caner İtalyanlar’ın umutlarını bitiren golü kaydetti ve Fenerbahçe adını yarı finale yazdırdı. İkinci yarıda Fenerbahçe nasıl bir oyun ortaya koydu?

        Fenerbah İlk yarıda olduğu gibiydi. Kalesine yakın savunmaya devam etti. Lazio ise çoğunlukla cepheden gelmeye çalıştı ve kalabalık Fenerbahçe savunmasına duvara çarpar gibi çarptı. Topu kenara getirdikleri 3-4 atakta da tehlike yaratabildiler. Bunlardan birinde golü de buldular. 1-0’dan sonra da bir değişiklik görmedik. Ancak Salih oyuna girdikten hemen sonra Gökhan’ın sağ kanattan sürüklediği atakta ceza sahasına koşusunu yaparak Fenerbahçe’nin golünü hazırlayan isimlerden biri oldu. Bu koşunun altı çizilmeli. Zira, Fenerbahçe ilk yarıda belki kaleye fazla gitmemişti ama gittiğinde de orta sahasından destek almamıştı. Ssonuçta Caner, bu atakta Lazio’nun fişini çeken golü attı. Neticede Fenerbahçe tarihinde ilk defa Avrupa’da yarı finale kalmayı başardı. Hep bahsettiğimiz ve yükselmesini istediğimiz çıta yükselmiş oldu. Caner ilk maçta olduğu gibi sonucu belirleyen isim olarak bu çeyrek final serisinde akılda kalan en önemli isim olacak. Volkan’a da bir parantez açmak gerekiyor. Bu serinin iki maçında da başarılı bir performans ortaya çıkardı. Feenrbahçe yarı finale gelene kadar Türkiye’de çok eleştirilen futboluyla geldi. Bu sebeple Aykut Kocaman’a da bir parantez açılmalı. Avrupa hedefi olan bir takım için makul bir oyun planı, sakin, soğukkanlı bir oyun karakteri, gerektiğinde sabırlı ve kontrollü hücum ve çoğunlukla emniyetli ve çok adamla takım savunması... Avrupa için son derece yeterli bir anlayıştı. Sonuçta Aykut Kocaman kendi karakterini F.Bahçe üzerine yansıtmayı bildi ve Fatih Terim’den sonra ikinci kez bir takımını yarı finale getiren Türk antrenör oldu.

        Bundan sonra artık yarı finalde ve sonrasında Fenerbahçe’nin şansını nasıl görüyorsunuz?

        Tek söyleyebileceğim şu; finale kadar yol açık.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ